24 Şubat 2009 Salı

Ahmet Telli Gidersen Yıkılır Bu Kent Dinle


Gidersen Yıkılır Bu Kent



Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı
Üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken

Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca

Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
Sustuğun yerde birşeyler kırılıyor
Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
Bir de seni ekliyorum susuşlarıma

Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
Adını bilmediğimiz doslar kalır yalnız
Yüreğimize alırız onları, ısıtırız
Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam

Gidersen kar yağar avuçlarıma
Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar

Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık

Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
İsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine

Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür
Bir tufan olurum sustuğun her yerde
.

Ahmet Telli







23 Şubat 2009 Pazartesi

Can Dündar Bir Kırlangıcın Hikayesi Dinle

Fırtınadan sırılsıklam bir geceye uyuyup, ışıl ışıl bir bahar güneşine uyanınca insan, uzun sürmüş bir kış uykusunun mahmurluğundan silkinmişcesine diriliyor ruhu...Yorgun bir yılın sonunda, denizin tuzlu dudaklarından öpmeye koştuğum bir sahil kasabasında, elektronik posta kutuma düştü "kırlangıcın öyküsü"...Öyle güzel, öyle yalındı ki, yazarını da, kaynağını da bilmemenin riskine rağmen, o 8 - 10 satırdan çocuksu bir masal yapıp, bu yılbaşı, hediye sepetinize koymak geldi içimden...
"Kırlangıcın biri, bir adama aşık olmuş.
Cesaretini toplayıp penceresine konmuş.
Önce olabildiğince dik durmuş,
Sonra gagasıyla cama vurmuş.
'-Tık... tık tık...'
Çok meşgulmüş adam... öfkeyle cama dönüp bakmış:
'-Kimmiş onu işinden alıkoyan?'
Kırlangıcın minik kalbinde amansız bir heyecan
Kırık sözcükler dökülmüş gagasından...
'-Hey adam, seni nicedir izliyorum.
Sorma nedenini, niçinini,
Ama galiba seni seviyorum'.

Şaşırmış adam,
'-Sen de nerden çıktın şimdi,
Tam aklımı toplayacakken bozdun işimi...'
Şöyle bir tüylerini kabartmış kırlangıç,
ve aklındaki planı çıtlatmış:
'-Aç pencereyi beni içeri al sen,
birlikte yaşayalım ebediyen...
hem sofrada ortağın olurum,
hem evde eğlencen'.
Parlamış adam:
'-Şuna da bakın neler diyor bu...
Haddini bil, hiç kuş insana aşık olur mu?'
'-Soğuklar başladı bak, üşüyorum dışarda.
Alırsan içeri, deva olurum yanlızlığına da...'
Hepten kızmış adam, kovmuş kırlangıcı camın önünden
'-Yürü git işine, yalnızlığımdan memnunum ben"
Bükmüş gagasını zavallı kırlangıç,
Uçmuş semaya doğru, kanadı kırık...

Gel zaman git zaman,
kırlangıçın hemen ardından,
bizim adamı pişmanlık basmış:
'-Hay aptal kafam, ben ne halt ettim,
ayağıma gelen fırsatı teptim'.
Sonra teselli etmiş yalnız kalbini:
'-Sıcaklar başlayınca gelir kırlangıcım.
Onu içeri alır yalnızlığımı paylaşırım".
Kış geçip de yaz gelince, yalnız adam başlamış beklemeye...
Ama sevdalısı uğramamış bile bir kere...
Akın akın gelen sürülere sormuş,
Onun kırlangıcından eser yokmuş.
Öyle üzülmüş ki, gidip bilge kişiye danışmış.
Hem kırlangıcı, hem kendi eşekliğini anlatmış
Bilge kişi almış adamın mesajını,
Lakin üzüntüyle sallamış başını:
"A benim yalnız oğlum. Ne kadar efkarlansan azdır.
Çünkü kırlangıçların ömrü 6 aydır".

Sırılsıklam bir geceye uyuyup, güneşli bir sabaha uyanınca insan, kabus gibi geçmiş bir yılın, ışıltılı yeni yıllara gebe olduğuna dair inancı tazeleniyor.
Hele yorgun bir yılın sonundaysanız,
denizin tuzlu dudaklarından öpmeye koştuğunuz şirin bir sahil kasabasında, dostların arasındaysanız...
Ve hele, posta kutunuza atılan mektuplar size "Bulduğun aşkların kıymetini bil" diyorsa...








22 Şubat 2009 Pazar

Yusuf Güney Aşklarından Bulasın Dinle


Bu sevdam hiçmi bitmez derdim
Bak bugün sona geldim
İnanması zor ama katlanan sendin
Sanki hiç beni sevmedin
O gün bana bitti dediğinde
Sebebini bile bilmedim
Herşey sahte bir çizgiymiş
Bense orda kalakaldım

Ah yaza yaza ben soldum
Lanet olsun seni nerden buldum
Dua ediyorum artık yoksun
Terkedenler allahtan bulsun

Yandım sende yanasın
Aşkım aşklarından bulasın
Yüreğinin götürdüğü yerlerde
Son deminde kaynayasın

Ah kandım bir hayırsıza aldandım
Yüreğinin götürdüğü yerlerde
Tek başına ağlayasın

O gözlerime baktığında
Hiç gördünmü nefretimi
Seni seviyorken düşman ettin
Kendine yandın aldandın
Benide yaktın

Ah sende yanasın
Aşkım aşklarından bulasın
Yüreğinin götürdüğü yerlerde
Tek başına ağlayasın

Ah kandım bir hayırsıza aldandım
Yüreğinin götürdüğü yerlerde
Son deminde kaynayasın

Ah kandım bir hayırsıza aldandım
Yüreğinin götürdüğü yerlerde
Son deminde kaynayasın

O gözlerime baktığında
Hiç gördünmü nefretimi
Seni seviyorken düşman ettin
Kendine yandın aldandın
Benide yaktın

Ah sende yanasın
Aşkım aşklarından bulasın
Yüreğinin götürdüğü yerlerde
Son deminde kaynayasın

Ah kandım bir hayırsıza aldandım
Yüreğinin götürdüğü yerlerde
Son deminde kaynayasın

O gözlerime baktığında
Hiç gördünmü nefretimi
Seni seviyorken düşman ettin
Kendine yandın aldandın
Benide yaktın

Ah sende yanasın
Aşkım aşklarından bulasın
Yüreğinin götürdüğü yerlerde
Son deminde kaynayasın

Ah kandım bir hayırsıza aldandım
Yüreğinin götürdüğü yerlerde
Son deminde kaynayasın

Kurtlar Vadisi Pusu 5 Martta Show TV de

Ekranların efsane dizisi Kurtlar Vadisi Pusu, uzun bir sürenin ardından 5 Mart Perşembe akşamı Show TV ekranlarına bomba gibi dönüyor. Dizinin yapımcı şirketi Pana Film de dizinin yeni bölüm tanıtımı için kolaj bir fragman hazırladı...



Çekimleri cumartesi günü başlayan dizinin 50. bölümü, 5 Mart'ta Show TV ekranlarında sevenleriyle buluşacak.



Çekimlerine cumartesi günü başlanacak olan dizi, 5 Mart'ta sevenleriyle buluşacak. Perşembe günü kendi saatinde ekrana gelecek dizi ile ilgili Pana Film'in indirime gitmesinden en çok oyuncular etkilendi. Kanalın yaptığı indirimin ardından şirket yetkilileri de, oyuncuların ücretlerinde yüzde 40 oranında indirime gitmeyi planlıyor. Show TV ile maddi sorunlar yüzünden yayınına ara verilen dizi için Star TV, Fox, atv, Kanal 7 ve TRT 1 gibi kanalların girişimde bulunduğu; ancak herhangi bir anlaşma sağlanamadığı kamuoyuna yansımıştı.


20 Şubat 2009 Cuma

Gülşah Çek Git Beyaz Show Dinle


Bu şarkı sadece sevenler için
Seviyorum deyip sevmeyenler için değil
Sadece yürekten sevenler için
Senin için ölürüm deyip yalan atanlar için değil
Musa Musa Gülşah Gülşah yalnızım yalnızım yalnızım…
Döndün gittin bir hoşçakal demeden
Şimdi bakarım ardından yalnızım ben

Döndün gittin bir hoşçakal demeden
Şimdi bakarım ardından yalnızım ben

Bebeğim sabah akşam yanındaydım
Hep çevrendeydim gördüklerime inanamadım
Keşke yanılsaydım sensiz olurum deme
Unutma camın altında beklediğin günleri
Hatıları sakın unutiyim deme o günleri
Seni çok ama çok seviyorum ama diyemem artık dön geri

Bebeğim sen benim her şeyimdin gözümün nuru
Şuurumu kaybettim ben sensiz yaşamak yanmaktanda beter
Bunu haketmedim ben
Çoğu kişi demişti zaten bu kız seni şöhret için,lüks hayat için satar
Sen sevmedin kızım sevdirdim ben severim hemde Allah’ına kadar

Geriye kalan sadece anılar
Meleklere derdimi anlatsam hepsi ağlarlar
Yanarlar tabi eğer ortada bir ayrılık söz konuysa
Oysa ben ağlar sanki rüyadayım biri gelipte beni keşke kaldırsa
Bebeğim o kadar çaresizim ki
İnan aşkımızın karanlık yollarında bir kedi gibi
Deli gibi aşığım ben sana
Seni aldatan ölsün hadi gel yanıma
Ben nice ayrılıklar gördüm ömrümce nice kuşlar gördüm
Kırılmış kolu kanadı
Yeryüzü çekildi ayaklarımın altından
Gökyüzü düştü başıma aynen bir taban gibi


Sen dur yavaş yavaş her tur
Bana derler berduş
Bazen ağlarım yani bana gel öyle istemiyorsan güle güle
Tane tane katre katre aktı gözyaşlarım
Kör gözlerim seni özledim
Caddeyi gözledim,gözlerim kapalı kalbim yaralı
Yani bana küstün sen beni üzdün
Düzdür senin yolların
Seni kolladım kollarım bağlı
Kulağım sağır sen yoksun bebeğim neye yarar
Bu beden seni arar sensin elbet delisiyiz arar
Senin elinde karar benim kalbimde yara
Benim elimde yüzük bak bebeğim ne hale düştük
Ne namertler gördük mum gibi söndük
Canlı canlı gömüldük,emildik sövüldük,yenildik,süzüldük

Ararım seni bu yollarda yapayalnızken
Yanar bu yüreğim bebeğim sensizken
Ararım seni bu yollarda yapayalnızken
Yanar bu yüreğim bebeğim sensizken

Dolaşır birbirine gördün ayaklarım
Ellerimi koyacak bir yer bulamadım
Nereye gitsem el koyuyor acıların
Buluştuğumuz yeri görünce hemen ağladım
Nereye baksam çıldırtan moral bozan bir akşamdı
Ne garipti bu ayrılık günleri
Düşmandan da ayrılsam içim yanıyor
Tuhaf oluyor insan
Ecelin gelmesine gerek yok
Sen aldın canımı
Yarını düşünmeden sen kapattın kapını
Canımı verirdim senin için
Yalanmış dolanmış koynumda beslediğim bir yılanmış
Sevip kıyamadığım bebeğim bir nankörmüş
Yediveren güller solmuş orası şimdi çölmüş
Hatıra yüklü kervanlar geçiyor
Dolu dolu gözlerimin önünden
Kıyamet koptu ay tutuldu sen farkında değilken
Senin yüzünden yaprak yemyeşilken
Nefret ediyorum ayrılık gününden
Senin önünden eskiden geçerken istekle geçerdim
Şimdiyse yere bakarak gökyüzüne suratımı arasarak geçiyorum
Fotoğrafları yakarak mutlu oluyorum
Boşver kendimi salak gözüyle özgürlüğe kavuşuyorum
Seni seviyorum
Seni seviyorum
Seni seviyorum


Çek git bebeğim uzaklara çek git
Bavulunu topla bebeğim.Çek git
Çek git bebeğim uzaklara çek git
Bavulunu topla bebeğim.Çek git
Seni sevdim bebeğim her zaman bunu unutma
Sen her zaman kalbimdesin
Ruhun yanımdaaa
Seni sevdim bebeğim her zaman bunu unutma
Sen her zaman kalbimdesin
Ruhun yanımdaaa


16 Şubat 2009 Pazartesi

Yeliz Üçok Bugün Ayrılığın Üçüncü Senesi Dinle


Bugün ayrılığımızın üçüncü senesi. Oysa ben seninle geçen günlerimi saymak isterdim. Sensiz geçen günlerimi değil. beynime kazıdım bu tarihi. Bir yaz günü bu kadar soğuk gelebilir mi insana.?Bu kadar karanlık olabilir mi bir gün?

Bir oyun gibi. Hep aynı şeyler oluyor. Ne zaman bitti desem yine sendeyim yine oyunun en başında. Hep aynı acı. Hep aynı ızdırap. Bitmiyor bitiremiyorum. Öyle sevmişim ki seni. Ardı ardına geçen yıllar dahi unutturamıyor seni bana.

Ayrıldıktan sonra çektiğim acıları anlatmam imkansız. Ağlamayı bilmeyen gözlerim ağlamayı öğrendi. Kaç gece sabahlara kadar ağladım, kaç gece adını haykırarak uyandım bilmiyorum. Şimdilerde sensizliğe alıştım. Yokluğun bir sen yarattı benden. Senin gibi kalpsiz, senin gibi aşkı sevgiyi harcayan biri oldum bende. Kimleri üzdüm kaç kalbi kırdım, kaç kişinin hayallerini yıktım... Öğrendim kalpsiz sevdiğim, öğrettin her şeyin yalan olduğunu en acı şekilde öğrettin bana...Ama bunlar mutlu etmedi beni. Yanlıştı çünkü bunlar. Seni mutlu eden oyunlar, senin doğruların bana yanlıştı. O zaman çocuktum belki ama artık büyüdüm, bu ayrılığın acısı fazlasıyla olgunlaştırdı beni.

Nede çok sevmişim seni. Bunca zaman yerine kimseyi koyamadım.

Kimseyi seni sevdiğim kadar sevemedim.

Şimdi ellerin hangi elleri tutar,

O yosun gözlerin kime bakar,

Sevgiyi bilmeyen kalbin kimin için atar bilemem. Bilmekte istemem zaten.

Ne garip değil mi sen yıktığın hayattan habersiz devam ediyorsun yaşantına. Gönlün yalan sevgilerden yana ne kadar da şanslı. Ama unutma insanı ayakta tutan yalan sevgiler değil. Aksine hayatını karartan, hatalar yaptıran tek şey ...

Gittiğin günden beri tek kelime konuşamadık seninle. Bakmaya kıyamadığım o yosun gözlerini bir daha hiç göremedim. Ama bunlar bile unutturamadı seni bana. Varlığına inat yokluğunda bile sevdim ben seni. Anlamıyorum, anlam veremiyorum. Bu kadar çabuk mu parçalanır sevgiler. Yazık; oysa ki ne çok sevdim ben seni . Ben sensiz kalmaktan korkarken, sen beni sevmekten korktun. Yanlış nerede, hata kimde diye sorgulamıyorum artık. Anladım ki benim sana olan sevgim fazla gelmiş senin küçücük yüreğine. Görüyorsun ya sevdiğim seni anlatmaya artık ne satırlar ne de sayfalar yetiyor. Kalemim kırıldı yüreğim sustu artık. Seni yazamıyorum artık. Adını heceleyemiyor dilim. Korkuyorum. Bir kez daha aynı acıları çekmekten korkuyorum.

Evet bugün ayrılığımızın üçüncü senesi. Ama sanki dünmüş gibi aklımda gidişin. Hani gidişin Benim üzülmemem içindi hani unuturdum...

Bak UNUTAMADIM... Kolay kolayda unutamam bilirsin. Nasıl unutabilirim ki? Soluduğum hava, içtiğim su gibisin. Sevmişim seni bir kere, koymuşum kalbimin en derin yerine. Ne kadar uzakta olsak birbirimize zaman alışmayı öğretiyor sadece, unutmayı değil.

Varlığın bana yetmiyorken yokluğunla avunmak zorundayım.

Ya al götür kalanımı...

Ya da gel tamamla eksik kalan yanımı...

SöYLe ŞiMDi SeN NeRDeSiN BeN NERDe?


İlker Özdemir Martı ( Aysel Gürel Çınar ) Dinle


Ne zaman siyah olursa deniz
Dalarım hayallerde yüzerim


Ne zaman sabahlarsam sensiz
Tenini tenimde hissederim

Kor ateşte kavrulur eririm
Yanar dönerim alevlenirim
RÜZGARA DOKUNMUŞSA ELLERİM
SARILIR RÜZGARLA SEVİŞİRİM

Ne zaman siyah olursa deniz
Avucundan yakamozlar içerim
Bir martının çığlığı düşlerim
Ben o Aşkın üstüne titrerim

Kor ateşte kavrulur eririm
Yanar dönerim alevlenirim
RÜZGARA DOKUNMUŞSA ELLERİM
SARILIR RÜZGARLA SEVİŞİRİM






14 Şubat 2009 Cumartesi

Yeliz Üçok Aşka Hazırmısın Can Dündar Dinle

Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin…
Sokağa fırlayacaksın…
Sokaklar da dar gelecek…
Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi…
Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü…
kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar
küçüleceksin…
Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan…
“Önemli olan sağlık.”
“Yasamak güzel.”
“Bos ver, her şey unutulur.”
Sen hiçbirini duymayacaksın…
Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin…
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek
isteyecek kadar çok seveceksin…
Hep ondan bahsetmek isteyeceksin…
“Ölüme çare bulundu” ya da “Yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını
kaldırıp Ne dedin?” diye sormayacaksın…
Yalnız kalmak isteyeceksin…
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak…
İkisi de yetmeyecek…
Geçmişi düşüneceksin…
Neredeyse dakika dakika…
Ama kötüleri atlayarak…
Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin…
Gittiğin yerlere gitmek…
bu sana hiç iyi gelmeyecek…
Ama bile bile yapacaksın…
Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,kaçacaksın…
Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yasamak için direneceksin…
Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin….
aksini iddia edenlerden nefret edeceksin…
Herkesi ona benzetip…
Kimseyi onun yerine koyamayacaksın…
Hiçbir şey oyalamayacak seni…
İlaçlara sığınacaksın…
Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan…
Sadece bir müddet buzlu camin arkasından seyrettiren…
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek…
Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin…
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak…
Sabahı iple çekeceksin…
Bazen de “Hiç güneş doğmasa” diyeceksin…
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler…
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin…
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin
Nafile…
Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin…
Her sıçrayarak uyandığında onun adini söylediğini fark edeceksin…
Telefonun çalmasını bekleyeceksin…
Aramayacağını bile bile…
Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek…
Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla…
Yüreğin burkulacak…
Canin yanacak…
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin…
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden…
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın…
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin…
Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin…
Onunla hiçbir aninin olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek…
Ama bir umut…
Onunla bir gün bir yerde karsılaşma umudu…
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak…
Gel gitler içinde yaşayacaksın…
Buna yasamak denirse…
Razı mısın bütün bunlara…?
Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…?
Ben cevap vereyim önce ;
Hazırım ben arkadaş!!!
Aşkın acısı da güzel, tatlısı da…
İş, uğruna tüm bunları göze aldığın gerçek AŞK’ı bulmakta…



12 Şubat 2009 Perşembe

Belkilerim Sonralarım Keşkelerim Dinle


Belkilerim sonralarım keşkelerim
Olmadan yaşabilirmiydim
Gitsem elimden tutacak kimse kalmayacak
Kalsam içimde küllerim tekrar savrulacak
İskanbil kağıtlarından evler gibi
Yerinde olsaydım dokunmadan önce
Birkez daha düşünürdüm

Ama yok artık düşünme
Bir gün daha sensiz geçiyor
Nasıl olsa bitti üzülme
Biliyorum üzülmeyeceksin ama

Ama yok artık düşünme
Bir gün daha sensiz geçiyor
Nasıl olsa bitti üzülme
Yada en azından üzülmüş gibi yaparmısın...

Gitsem elimden tutacak kimse kalmayacak
Kalsam içimde küllerim tekrar savrulacak
İskanbil kağıtlarından evler gibi
Yerinde olsaydım dokunmadan önce

Ama yok artık düşünme
Bir gün daha sensiz geçiyor
Nasıl olsa bitti üzülme
Biliyorum üzülmeyeceksin ama

Ama yok artık düşünme
Bir gün daha sensiz geçiyor
Nasıl olsa bitti üzülme
Yada en azından üzülmüş gibi yaparmısın...
Birkez daha düşünürdüm

9 Şubat 2009 Pazartesi

Can Dündar Aşka Hazırmısın? Şiiri


Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin…
Sokağa fırlayacaksın…
Sokaklar da dar gelecek…
Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi…
Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü…
kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar
küçüleceksin…
Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan…
“Önemli olan sağlık.”
“Yasamak güzel.”
“Bos ver, her şey unutulur.”
Sen hiçbirini duymayacaksın…
Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin…
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek
isteyecek kadar çok seveceksin…
Hep ondan bahsetmek isteyeceksin…
“Ölüme çare bulundu” ya da “Yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını
kaldırıp Ne dedin?” diye sormayacaksın…
Yalnız kalmak isteyeceksin…
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak…
İkisi de yetmeyecek…
Geçmişi düşüneceksin…
Neredeyse dakika dakika…
Ama kötüleri atlayarak…
Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin…
Gittiğin yerlere gitmek…
bu sana hiç iyi gelmeyecek…
Ama bile bile yapacaksın…
Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,kaçacaksın…
Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yasamak için direneceksin…
Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin….
aksini iddia edenlerden nefret edeceksin…
Herkesi ona benzetip…
Kimseyi onun yerine koyamayacaksın…
Hiçbir şey oyalamayacak seni…
İlaçlara sığınacaksın…
Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan…
Sadece bir müddet buzlu camin arkasından seyrettiren…
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek…
Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin…
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak…
Sabahı iple çekeceksin…
Bazen de “Hiç güneş doğmasa” diyeceksin…
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler…
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin…
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin
Nafile…
Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin…
Her sıçrayarak uyandığında onun adini söylediğini fark edeceksin…
Telefonun çalmasını bekleyeceksin…
Aramayacağını bile bile…
Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek…
Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla…
Yüreğin burkulacak…
Canin yanacak…
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin…
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden…
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın…
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin…
Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin…
Onunla hiçbir aninin olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek…
Ama bir umut…
Onunla bir gün bir yerde karsılaşma umudu…
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak…
Gel gitler içinde yaşayacaksın…
Buna yasamak denirse…
Razı mısın bütün bunlara…?
Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…?
Ben cevap vereyim önce ;
Hazırım ben arkadaş!!!
Aşkın acısı da güzel, tatlısı da…
İş, uğruna tüm bunları göze aldığın gerçek AŞK’ı bulmakta…

Altan Civelek Deniz Gözlüm Dinle


Gittuğun o yerlerde
Söyle huzurdamisun oyy
Geride kalanların
Söyle farkındamisun


Atun beni denizlere
Vermayun ellerine oyyy
Zaten hasret kalmiş idum
O deniz gözlerine


Gidupta dönmemeye
Söyle yeminlimisun
Dönüpta görmemeye
Dayanabilirmisun


Ey göklerin yıldızı
Benim farkımda misun
Benden ayrı yaşamaya
Dayanabilirmisun


Atun beni denizlere
Vermayun ellerine oyy
Zaten hasret kalmiş idum
O deniz gözlerine


Gökhan Türkmen Bilmezdim Dinle


bilmezdim

kapatmıştım kalbimin kapılarını
ama sen geldin araladım
bıkmıştım bu zalim yalan hayattan
beni sen hayata bağladın

BİLMEZDİM BİRDAHA BİRDAHA SEVECEĞİMİ
YİNE ÖĞRETTİN BANA SEVMEYİ
YENİDEN DOĞDUM SENLE
ÖĞRENDİM YÜRÜMEYİ
NE OLUR BIRAKMA ELLERİMİ

yanlızlıktı sensizken tek yoldaşım
gecelerse arkadaşım
neredeydin bu güne dek beni bulmadın
oysa ben seni hep aradım

şiiir: bu gune dek hep keşke deyip durdum
hep yenibaşlangıcın sonuda yine aynı kelime keşke
yalan içinde büyüdüm
yanlış insanlar yanlış yüzler yanlış aşklar
evet kapatmıştım kalbimin kapılarını
ama sonra sen çıktın karşıma bunu sen kalbime girince anladım işte yeni bir başlangıç
ama bu sefer eminim bu sefer keşke demiyeceğim
yıllar sonra snein için tek diyeceğim şer iyiki olacak..

BİLMEZDİM BİR DAHA BİRDAH SEVECEĞİMİ
YİNE ÖGRETTİN BANA SEVMEYİ
YENİDEN DOĞDUM SENLE
ÖĞRENDİM YÜRÜMEYİ
NE OLUR BIRAKMA ELLERİMİ



Suyun Dansı Su ile Yazı Yazmak

Böyle birşeyi ilk defa görüyorum. Sanırım Çin'de yapılmış. Çünki çin harfleri gördüm suya yazılan yazıda. Hani bir deyim vardır ya suya yazı yazılmaz diye. Adamlar onu bile yapmışlar. Fakat harika birşey doğrusu. Yüzlerce musluğu bir sistemle kontrol altına almak akıl mantık almıyor. Yapanlara helal olsun bizede izlemesi düşer. Yunuslar, yıldızlar, daireler, çince birkaç kelime ve animasyonlu hareketler yani aklınıza gelebilecek herşey düşünülmüş bu gösteride. Umarım beyenirsiniz.. İyi seyirler...


5 Şubat 2009 Perşembe

Eray Aksoy Tadını Kokunu ve Rengini Dinle


Ne gerek vardı bu mumlara
Ne şaraba
Bu kadar mı zor mu beni sevmek
Sarhoş olman mı lazım illa

Uzattın lafı biryere varamadın hala
Yaptığım herşeyi mantığında
Bir yeri olmalı mı illa

Ben zaten razıyım dünden
Günahlara girerim
Ben zaten razıyım dünden
Olmuyorsa giderim

Korkuyormusun Korkma benden
Korkuyormusun korkma benden
Ben istenmeyince giderim

Günahta olsa kollarımdan
Tutup kollarımdan çek beni
Yasakta olsa yüzüme vurma
Ne olur kaçırma ellerini

Sonunda bende istedin de
Birkez olsun öpmeyi
Hayal etmek yetmiyor
Tadını kokunu ve rengini

Bekledim bunca zaman
Bekledim bunca zaman
O gülüşün dudağının kenarında
Anla işte çıkmıyor aklımdan
Öpmek istedim dudağının kenarından
Anla işte çıkmıyor aklımdan

Korkuyormusun Korkma benden
Korkuyormusun korkma benden
Ben istenmeyince giderim

Günahta olsa kollarımdan
Tutup kollarımdan çek beni
Yasakta olsa yüzüme vurma
Ne olur kaçırma ellerini

Sonunda bende istedin de
Birkez olsun öpmeyi
Hayal etmek yetmiyor
Tadını kokunu ve rengini



Düş Sokağı Sakinleri Sevdan Bir Ateş Dinle


Senin Alev gözlerin eritse şu ruhumu,
Buz olur keserim yanarken içim,
Buz olur keserim yanarken içim.
Sesin bir uçurum,
Çağırırsa beni,
Kuş olur uçarım yanarken içim,
Kuş olur uçarım yanarken içim..
Sevdan bir ateş oldu bende,
Gönlüm bir deli coştu sende.
Saçların rüzgarından savururken gönlümü
Sürgün olur göçerim bu diyarlardan,
Sürgün olur göçerim bu diyarlardan.
Kime dokunur elllerim kimi görür gözlerim,
Ölüm çıkar karşıma yine sen derim,
Ölüm çıkar karşıma yine sen derim.
Sevdan bir ateş oldu bende
Gönlüm bir deli coştu sende.
Sevdan bir ateş oldu bende,
Gönlüm bir deli coştu sende.
Videoyu hazırlayan Sinan AŞÇI'ya Teşekkürler...


4 Şubat 2009 Çarşamba

Evanescence Bring Me To Life( Türkçesiyle birlikte )dinle


How can you see into my eyes like open doors
Leading you down into my core
Nasıl bakabiliyorsun gözlerimin içine,
Seni özüme doğru götüren açık kapılar gibi

Where I've become so numb without a soul my spirit sleeping somewhere cold
Can taşımadan bezdiğim bu yerlerde ruhum soğuklarda uyumaktaydı

Until you find it there and
Lead it back home wake me up inside
Sen onu oralarda bulana kadar,
Yuvasına geri götürüne kadar,
İçimi uyandırana kadar

wake me up inside
İçimi uyandır

Call my name and save me from the dark
Seslen bana ve kurtar beni karanlıklardan

Bid my blood to run
Harekete geçir kanımı, aksın

Before i come undone
Save me from the nothing i've become
Yaşamamışlığım belirmeden,
Kurtar beni hiçliğimden

Now that I know what I'm without
Neyden mahrum kaldığımı şimdi anlıyorum

You can't just leave me
Beni hemen terk edemezsin

Breathe into me and make me real
İçime nefesini ver ve gerçek yap beni

Bring me to life
Hayata döndür beni

Frozen inside without your touch
Without your love darling
Only you are the life among the dead
Senin dokunuşların
Senin sevgin olmadan içim buz tutmuş gibi
Tüm bu ölüm arasında, tek sensin, hayat olan.

All this time I can't believe I couldn't see
İnanamıyorum nasıl göremedim bu kadar zaman

Kept in the dark but you were there in front of me
Karanlıkta yaşıyordum ama sen orda, önümdeydin.

I've been sleeping a thousand years it seems
Bin yıldır uyuyormuşum anlaşılan

Got to open my eyes to everything
Her şeye açmalıyım gözlerimi

Without a thought without a voice without a soul
Don't let me die here
beni ölüme terk etme
bir tek ses, bir tek düşünce olmayan bu yerde..

There must be something more
Daha fazlası yaşanmalı

bring me to life
Beni hayata döndür