13 Nisan 2009 Pazartesi

SILA Yoruldum Dinle


Rüzgara kapıldım gidiyorum
Sonum hayır mı Şer mi bilemiyorum
Hem cok seviyorum dostlar (düsman) basına
Hem sıcak demir ask olsun tutana
Ben yoruldum söyle senin gücün var mı hala
Kac yenilgi var söyle ömürde Allah askına
Akışına bıraktım gidiyorum
Sonum hayır mı Şer mi bilemiyorum
Hem eriyorum günden geceye
Hem kapı duvar verilmiş sözlere
Ben yoruldum söyle senin gücün var mı hala



11 Nisan 2009 Cumartesi

Sunay AKIN Volkan KONAK Atışma Feriğim Ayşem

Volkan
Bilemedimki hasta yatağının başucunda
Haberi bu yüzden yoktur annemin
Sol yanağımdaki gamzeden

Sunay
Komidinin üstündeki ilaçların sayıları arttıkça
Kutularından yaptığım gökdelenin uzaöasına sevinirdim
Ve bilmezdim Annemin yaşantısındaki renkliliğin
Yalnızca raflara dizili kovanozdaki reçeller olduğunu

Volkan
Limandaki beyaz geminin ışıkları yandığında
Terasta toplanan kadınlar dedikodusuna ara verirlerdi
Tam o saatlerde sokaktan geçen Yazlık sinemadaki biletçi kızın

Sunay
Yol kenarlarındaki yağmur mazgallarını kumbara sanıp harçlığımı atardım
Bu yüzden en çok denizden alacaklıyım

Volkan
Bu güne kadar ne bir elmayı soyabildim
Nede iyileştirebildim kabuğunu koparmadan
Karşıma çıkınca kızmadım elma kurduna
Çünkü bendim bıçağı saplayan onun yurduna

Sunay
Çocuklarla ben yapamıyorum
Çocuklar almıyor beni oyunlarına
Devlet dairesinde yangında kurtarılmayacak
Sıkışmış bir çekmece gibiyim AÇILAMIYORUM SANA...

Volkan
Kardeşiyle hep bir örenek giydirilen sen
Nasıl sevmezsin eşitliği
Yürürken düşen çoraplarını aynı hizaya getirmek için
Annen değilmiydi önünde diz çöken

Sunay
İki rayı gibiyiz tren yolunun
Yakın olması neyi değiştirir SON İSTASYON...


9 Nisan 2009 Perşembe

Çağrı Bi İçimlik Dinle


Gözlerini çekip alma benden
Bi kenarda dururum rahatsız etmem
Sözlerin susmasın aman ha
Gizli öznen olurum kötü söylesede cümlen
Gel sevdiğin yemeği ısıttım
Yendikçe çıkar ayrılığın tadı
Nasıl acı nasıl tatsız allah
Sarhoşluğunun aşk olmuş adı
Çekiyor gönül tepene ağla allah
Sarhoşluğunun aşk olmuş adı
Bayramlıklarını giymiş cocuklar gibiyim
Kabıma sığmadım ezbere aldım düş kırıklıklarımı
Kaç acı varsa kalbime sapladığım
Adınla başlıyor senle başlıyor buruk hikayelerim
İhtiraslarımı gülüşlerimi al sonradan duyulan pişmanlığını al
Kolaysa gelde beni senden al
Belki acırda gitmezsin
Masumiyetimi esaretimi al varlığın koyarsa
Hayatımı al kal bi sigara içimlik daha kal
Belki ozaman gitmezsin...
Güzeldik senle bendik...
Biz olmazsakta güzeldik yanyana...
Sen şimdi iste tüm zaferler senin olsun...
Tebrikler olsun gidişine ve
Teşekürler varsa verdiklerine...
Ama avcumda dünya ile gelmiştim
Görmedin ki...
Hiçbir şey vermemek için hiçbir şey almadın ki...
Çocukluğumu sundum sana yüzümde bayramlık sevinci
Bi sigara içimlik kalmadın ki..



7 Nisan 2009 Salı

Dj Sait Falcom Feat Funda Birini Bıraktım Dinle


Funda (nakarat 2x)
Birini bıraktım, ikincisi sırada
Unuttum sayısını, üçüncüsü kim acaba

DJ Şahin
Yaz günü sıcak, uyumayı bırak
Haydi Falcon, diskoya bir bak
Bizim ölü mekan, hatunla dolu
Hadi hadi fırla, kaçırma valla
Kızla eğlen, yoruldunmu dinlen
Şişeleri fondip, yapıpta geleceğim
Anlatacağıma, kulak verin
Bu hikaye başlar, şimdi aniden

Funda (nakarat 2x)
Birini bıraktım, ikincisi sırada
Unuttum sayısını, üçüncüsü kim acaba

Falcon
Atladık arabaya, bizim kizi alacağız
Evine yanaştık, bir sürpriz yapacağız
Bir hediye aldım, gönlünü çalayım
Bu aralar kırdım, bunu unutturayım
Eyvah oda ne, bizimkisi orada
Kolunda bir adam, kim lan bu zurna
Gidiyor valla, bindiler arabaya
Takip et baboli, yetişelim durma

Funda (nakarat 4x)
Birini bıraktım, ikincisi sırada
Unuttum sayısını, üçüncüsü kim acaba

Falcon
Diskoya yanaştı, indi arabadan
Kolunda o herif, gidip parçalayacağım
Bizde yanaştık, kapıda korumalar
Damsız girilmez, dedi dallamalar

DJ Şahin
Kankam aradı, kızları çağırdı
Taktık kolumuza, baktık yolumuza
Girdik içeriye, birde ne göreyim
İkiside pistte, kopmuşlar valla

Falcon
Tuttum kolundan, çektim kenara
Bu adamda kim lan, cevap ver bana
Aslan gibiyim, aldattın beni ha
Beklemezdim, lanet olsun sana

Funda
O benim abim, rahat bırak manyak
Üf çekil artık, bana bir Konyak

Misafir
Haydaaaa... Aşkım bu da kim
Haydi dans edelim



Gitme (Duygusal Damar Süper Birşey) Dinle


Çok sevda yaşadım sanıyordum senden önce
Ama hep kandırmışım kendimi
Her defa bu sefer başka diye sevdim bir ümitle
Ama yok kendimi bulamadım hiçbirinde

Kabuletmiştim aşk yalan Aşk haram
Dünyada yok aşktan mutlu olan
Ne zaman ki seni gördüğüm o an
İlk defa aşka inandım.

Şimdi sen beni bırakıp gitme
Ben sevdayı senle tattım gitme
Kalbimi çıkarıp vereyim eline
Bu can sensiz yaşamasada olur

Canımdan can alıyorsun gitme
Umudumu kırıyorsun gitme
Sen kendini kandırıyorsun böyle
Gönlüm benden uzak mutlu mu olur

Çok sevda yaşadım sanıyordum senden önce
Ama hep kandırmışım kendimi
Her defa bu sefer başka diye sevdim bir ümitle
Ama yok kendimi bulamadım hiçbirinde

Kabuletmiştim aşk yalan Aşk haram
Dünyada yok aşktan mutlu olan
Ne zaman ki seni gördüğüm o an
İlk defa aşka inandım.

Canımdan can alıyorsun gitme
Umudumu kırıyorsun gitme
Sen kendini kandırıyorsun böyle
Gönlüm benden uzak mutlu mu olur










Selim Gülgören İstanbul Bana Dar Dinle

Selim Gülgören İstanbul Bana Dar şarkı sözleri

İstanbul bana dar
Biliyorum her seferinde budur bunun sebebide
Benim tedirginliğim ise
Korkuyorum ya geri teperse
Pusulamın yönü değişirse
O zaman hatıralar
İstanbul bana dar
Şeklimi değiştiriyor gözlerin
Herhalde bu senin farkın
Aç be aç aç güzel ağzını
Söyleyemem bu benim tarzım


3 Nisan 2009 Cuma

Murat Boz Şans Özledim Dinle


Dışarıdan gördüğün gibi değilim
Bir kez olsun buradan bakmadın
Üzüldüm zannediyorsan şunu bil
Canım yandı geçti çok yakmadın

Yaz gelir içimi sarar aynı telaşlar
Kim bilir belki de bir aşk başlar
Dalgalanır deniz ne çıkar Durur yavaşlar
Kim bilir belki de bir aşk başlar

Ben özledim galiba seni
Bu yüzden bu kadar sitemlerim
Sen üzülme Acıdan bu sözlerim
Karsımda görsem dolar gözlerim

Ben özledim galiba seni
Bu yüzden bu kadar sitemlerim
Sen üzülme Acıdan bu sözlerim
Karsımda görsem dolar gözlerim






2 Nisan 2009 Perşembe

Can Dündar Şeffaf Oda Aşkın Tarifi

O’nu hatırladıkta başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz... Ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz... ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin... O’nunlayken pervaneleşen yelkovanlar, O’nsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir akrep kadar hain... sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, O’ndan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa, ve O, her durduğunuz yerde duruyor, her baktığınız yerden size bakıyor, siz keyiflendikçe gülüp, hüzünlendikçe ağlıyorsa... dünyanın en güzel yeri O’nun yaşadığı yer, en güzel kokusu bedenindeki ter, en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse... hayat O’nunla güzel ve onsuz müptezelse... elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü, O’nun yüzü pembeyse, kışlar ilkbaharsa, yazlar ilkbahar, güzler ilkbahar... her şiirde anlatılan O’ysa... her filmin kahramanı O... her roman O’ndan söz ediyor, her çiçek O’nu açıyorsa... bir anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa, iştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa... iştahınız, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa... eliniz telefonda yaşıyor, işaret parmağınızla ha bire O’nu tuşluyor, dara düştüğünüzde kapıyı çalanın O olduğunu adınız gibi biliyorsanız... mütemadi bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona O diye atlıyor, vitrindeki her giysiyi O’na yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken "keşke O anlatsa" diye iç geçiriyorsanız... kokusu burnunuzdan, sureti gözünüzden, sesi kulağınızdan, teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü... özlemi, sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu... hem kimseler duymasın, hem cümlealem bilsin istiyorsanız... O’nsuz geceler ıssız, sokaklar öksüzse... ayrılık ölüme, vuslat sehere denkse... gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de; bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep O’nun yüzü suyu hürmetine... uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa... dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa, nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız... kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim... gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı, bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa... Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız, sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla... ...o halde yarın sizin gününüz!.. "Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.